İş Güvenliği Uzmanları için süreler uzatıldı

Resmi Gazete’de; 20.6.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda değişikliğe gidildi.

Yapılan değişiklik sonucunda, Çok Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde A Sınıfı belgeye sahip İş Güvenliği Uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, B sınıfı belgeye sahip İş Güvenliği Uzmanı görevlendirmek kaydıyla ve Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde B sınıfı İş Güvenliği Uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, C sınıfı belgeye sahip İş Güvenliği Uzmanı Görevlendirme kaydıyla 01.07.2020 tarihine kadar yerine getirmiş sayılacaktır.

Daha önce C sınıfı için 01.01.2019 ve B sınıfı için 01.01.2020 tarihlerine kadar uzatılan bir üst sınıfa bakma süreleri, bugünden itibaren 01.07.2020 tarihine kadar uzatılmış olup, B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı ÇOK TEHLİKELİ, C sınıfı İş Güvenliği Uzmanı ise TEHLİKELİ sınıfa bakabilecektir.

Arşiv dolaplarındaki tehlikeler

Hemen hemen her işletmede bulunan ARŞİV, kurum ve kuruluşların geçmişten bugüne kadar yaptığı bütün faaliyetlerin saklanmasında, hangi tarihte olursa olsun yapılan işin kolayca yeniden gün yüzüne çıkarılmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca yapılan işlerde zaman ve iş kaybını engellemekte, işlemi biten belgelerin kaybolmayıp, düzgünce yerine kaldırılması gibi pek çok noktada kişilere kolaylık sağlamaktadır.

Kullanılan arşiv sistemleri sektör ayırt etmeksizin Fabrika, Şirket, Holding veya Çeşitli kurum ve kuruluşlarda karşımıza çıkmaktadır. Arşivleme yöntemleri ; İşyeri hacmine ve yapılan işlere göre değişkenlik gösterebilmektedir. Kısıtlı bir hacminiz var ve çok fazla evrağınız varsa sektörde çoğunlukla arşiv odası yapılması yerine Raylı Arşiv Sistemleri tercih edilmektedir. Kullanılan bu yöntem şuan ki sektör baz alınarak 10 işyerinden 3 ‘ünde tercih edilmektedir.

Peki karşımıza çıkan bu sistemlerin biz çalışanlar açısından ne gibi tehlikeler doğuracağı hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz ?

Kullanılan Raylı Arşiv Sistemi ; Arşiv Odalarında bulunan boyumuzu aşan ve sağlam olmayan raflar baz alındığında aslında çok büyük bir fayda sağlamaktadır. Şöyledir ki normal arşiv odasında bulunan tehlikeler değerlendirmeye alındığında Fıne-Kınney metodu çerçevesinde hesaplanan risk değeri 270 iken Raylı sistemli bir işletmede yapılan değerlendirme sonucu risk değeri 135 çıkmaktadır. Çıkan bu değerlerdeki farklılık nedeni olarak diğer arşiv odalarına nazaran sabit rafları ve boyumuzu çok fazla aşmayan dolap yükseklikleri örnek gösterilebilmektedir. Fakat bize sağlanan avantajları arasında aleyhimize de sonuçlanabilecek tehlikeler de mevcuttur.

Raylı olarak kullanılan arşiv sistemlerinde tehlike oluşmasının en büyük sebebi ‘Yetkisiz veyahut bilgisiz kişilerin arşivlere müdahale etmesi’dir. Aslında gösterilen bu gerekçe birçok tehlikeli hareketin baş sebebi olarak gösterilebilir. Yapılan bu tehlikeli hareket “Kabinler arasında kişinin sıkışmasına” sebep olmaktadır. Oluşan bu tehlikenin ve tehlikenin doğuracağı risklerin önüne geçmek için yapılabilecek ilk önlem “Çalışanların Eğitilmesi ve Bilinçlendirilmesi” olabilmektedir.

Oluşabilecek tehlikenin önüne geçmek için yapılan eğitimin devamında kullanılan sistem üzerinde düzenlemeler yapılabilmekte ve yapılan düzenlemeler sonrası oluşacak riskler de en aza indirilmektedir. Devamında yapılabilecek her türlü önlem için Uzman ekibimize danışabilirsiniz.

 

Setlerde İş Sağlığı ve Güvenliği

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2015 yılında alınan kararla setler artık ”tehlikeli’ olarak sınıflandırıldı. Karmaşık ve değişken yapısıyla setler içinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili geniş çapta riskleri barındırıyor.

 

Bu açıdan setlerin çalışma koşullarına yönelik İş Sağlığı ve İş Güvenliği çalışması; standartların belirlenmesi amacı ile ilkin setin bir iş yeri olarak tanımının yapılması, yapılan işin İş Sağlığı ve İş Güvenliğine uygun olarak tasarlanması, iş organizasyonun sağlanması, sağlık ve güvenlik açısından risklerin değerlendirilmesi ve önlemlerin alınması için ilgili sorumluların tanımlanması gerekmektedir.

Setlerde profesyonel bir işleyiş hakim olana kadar setlerin İş Sağlığı ve İş Güvenliği açısından da düzenli olarak denetlenmesini sağlamalıyız.

 

Sizlere yararlı olacağını düşündüğümüz bu Setlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Klavuzunu sizinle paylaşırken aynı zamanda aklınızda olan sorular için de Uzman ekibimizden yardım alabileceğinizi de bildirmek isterim.

 

Kazasız Günler Dileriz.

F.Nur Kuru 

iş Güvenliği Uzmanı / Yardımcı Sağlık Personeli

Forklift Sürücüsü 8 Saat Enkaz Altında Kaldı

Sekiz saat boyunca tonlarca peynir altına gömülen bir forklift şoförünün kurtarması işçileri hayrete düşürdü.

BBC tarafından Tomasz Wiszniewski olarak isimlendirilen adam, Cuma sabahı yiyecek dağıtım deposundaki raflardan dolayı kazaya maruz kaldı.

West Midlands, Merseyside ve Leicestershire’dan gelen özel kentsel arama ve kurtarma ekipleri, köpekleri de dahil olmak üzere, Polonyalı işçiyi Hinstock, Shropshire’daki nakliye şirketi Edwards Transport’un deposundaki enkazdan çekmeye çalışıyorlardı.

Çalışanın tedavi edilmesi gerektiği düşünülürken , Wiszniewski sağ salim çıktı.

Bir West Midlands ambulans servisi sözcüsü şunları söyledi: “Şaşırtıcı bir şekilde, deponun içeriğinin altında sıkışıp kaldıktan sonra, işçi depodan çıkabildi.

“Daha sonra tehlikeli bölge müdahale ekibinden sağlık görevlileri tarafından değerlendirildi ve daha sonra bir önlem olarak [Telford’da] Prenses Kraliyet hastanesine götürüldü, ancak yaralanmamış görünüyordu.”

Onun meslektaşı Debbie Belcher BBC’ye şunları söyledi: “Rahatlama hissi sadece muazzam. Daha iyi bir sonuç elde etmeyi umut edemezdik. ”

Ekim Ayında 177 Çalışan İş Kazasında Yaşamını Yitirdi!

İŞ Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), ekim ayında iş kazalarında hayatını kaybeden işçilere yönellik bir rapor hazırladı.

İŞ Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), ekim ayında iş kazalarında hayatını kaybeden işçilere yönellik bir rapor hazırladı. Rapora göre, 2018 yılının ekim ayında 177 işçi hayatını kaybetti. 2018 yılının ilk 10 ayında ise toplamda 1640 işçi, çalışırken yaşamını yitirdi.

İSİG’in, işçi ölümlerine dair her ay ulusal ve yerel basından, işçilerin ailelerinden, iş güvenliği uzmanlarından ve sendikalardan derlediği rapor, tamamlandı. Rapora göre, ekim ayında, 177 kişi, çalışırken meydana gelen iş kazalarında öldü. Hayatını kaybedenlerin 161’inin ücretli çalıştığını, 16’sının ise esnaf ve çiftçiden olduğu belirtildi. Ölümlerde, erkek işçiler listenin ilk sırasında yer aldı. Ekim ayı içerisinde iş kazası nedeniyle ölen çalışanlardan 167’sini erkekler, 10’unu kadınlar oluşturdu. Ölen 177 kişiden 2’sinin çocuk olduğu, kaydedildi. Ayrıca ekim ayında ölen çalışanların 12’sinin Suriyeli, 3’ünün Afgan, 2’sini Iraklı, 1’inin Türkmen ve 1’inin Zimbabveli olduğu bildirildi. Toplam 14 yabancı işçi, ekmek kavgasında hayata veda etti. İşçi ölümleri en çok tarım, tekstil, inşaat ve sağlık işkollarında gerçekleşti. İşçilerin bir kısmının da trafik (servis araçları ile yolculukta) kazası, göçük, yüksekten düşme ve kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği bildirildi. İSİG raporlarına göre, bu ay kalp krizi sonucu ölümlerde artış yaşandı.

10 AYDA 1640 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

Ekim ayında en çok İstanbul‘da ölümlü iş kazası yaşandı. İstanbul’u, KocaeliAntalyaManisaİzmirMersinAnkaraElazığKütahyaMuğla ve Şanlıurfa takip etti. Hayatını kaybeden işçilerin yüzde 1.69’unun sendikalı olduğu belirlendi. Rapora göre, işçilerin yüzde 98.31’i ise sendikasız çalıştırılıyor. Yine, meslek hastalığı nedeniyle herhangi bir ölümün yaşanmadığı bilgisine yer verildi. İSİG’in raporuna yansıyan verilere göre, ocak ayında en az 144, subat ayında en az 128, mart ayında en az 130, nisan ayında en az 189, mayıs ayında en az 169, haziran ayında en az 151 işçi, temmuz ayında en az 201, ağustos ayında en az 184, eylül ayında en az 167 ve ekim ayında en az 177 olmak üzere; Türkiye‘de 2018 yılının ilk 10 ayında en az 1640 işçi, iş kazalarında yaşamını yitirdi.

 

Çağrı Merkezlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği

 

Çağrı merkezleri, çalışanların sağlığını hem psikolojik hem de fizyolojik olarak olumsuz etkileyebilecek şartlara sahip işyerleridir. Bu olumsuz etkiler, çalışanın verimi etkileyen sıcaklık, nem, aydınlatma ve havadaki karbondioksit oranı ve sağırlığa neden olabilecek gürültü sorunudur.

Gürültülü ortamda uzun süre çalışan kişilerde iç kulaktaki tüy hücrelerinin tahrip olmasından dolayı kalıcı olarak işitme kayıpları meydana gelmektedir. İşitme kaybı; kişisel duyarlılığa, gürültünün düzeyine, gürültünün frekans dağılımına, toplam maruziyet süresine, kullanılan ekipmanların yapısına, gürültünün sürekli, kesikli veya darbeli oluşu gibi birçok faktöre bağlıdır. Yapılması gereken ilk çalışma, gürültüye neden olan kaynakların araştırılmasıdır. Böylece gürültüyü artıran kaynaklar bulunarak, çözüm önerileri daha rahat geliştirilecek ve gürültüden kaynaklı meslek hastalıklarının oluşumu engellenecektir. Çağrı merkezlerinde gelen çağrıları en kısa sürede cevaplayıp yeni çağrı alabilmek için çalışanların sürekli olarak konuşmasından dolayı çalışma ortamında sürekli bir gürültü mevcuttur. Gürültünün azaltılması için genel yaklaşım; gürültüyü emen duvar kaplamalarının kullanılmasıdır. Alınması gereken önlemler daha detaylandırılacak olunursa;

– Gürültüye neden olan ofis ekipmanlarının çalışma ortamından ayrı yalıtılmış bölümlere almak,

– Kullanılan ofis ekipmanlarının sürekli bakımı yapılarak çıkardıkları gürültü düzeyini azaltmak,

 – Sesin havada yayılmasını önlemek için işyerinde olanaklar ölçüsünde ses emici malzemeler kullanmak,

 – Sesin duvar, tavan ve taban gibi geçebileceği ve yansıyabileceği yerleri ses emici malzeme ile kaplamak veya böyle malzemelerle yapmak,

 – Çalışanların periyodik sağlık kontrollerinin düzenli yaptırılması,

– Çalışanların dinlenmesi için ayrılan yerleri çalışma ortamından uzak yerlere kurmak,

– Dinlenme yerleri kullanım şartlarına ve amacına uygun yapmak,

– Belli frekans değerlerini geçiren kulaklık kullanmak, Kullanılan ekipmanların kişiye özel olmasına, ayarlanabilir olmasına ve temizliğine dikkat etmek,

– Yüksek frekanslarda daha kullanışlı olan gözenekli materyaller uygulanırken düşük frekanslar için duvarlara sabitlenebilen ahşap paneller kullanılabilir.

 – Boşluk içerisindeki hava hareketleri ses enerjisinin sönümlenmesini sağlamasından dolayı yansıtıcılar kullanılabilir.

En iyi çalışma ortamını sağlamak için, kişilerin performansını ve verimliliğini etkileyen tüm çevre koşullarının kontrolü zorunludur. Bu koşullar arasında ışık ve aydınlatma, gözü rahatsız etmeyen bir konfora sahip olması ve dengeli bir dağılımı gereklidir. İyi aydınlatılmış çalışma ortamı görsel performansımızı etkilerken mantıksal düşünmemizi merkezi sinir sistemimizin aktivitesini de etkiler. Kötü aydınlatma ise yorulmaya, motivasyon kaybına ve nihayet performansın düşmesine yol açar.

Ayrıca çalışma süresinin büyük çoğunluğunu bilgisayar ekranında geçiren çağrı merkezi müşteri temsilcileri; monitörün çalışma pozisyonuna uygun uzaklıkta olmasına ve klavyenin çalışanın rahatça çalışabilmesi için ekrandan ayrı ve hareketli olmasına dikkat edilmelidir. Çalışanın rahat bir pozisyonda olması için yeterli alan olmalıdır.

Akıllı binalarda sıcaklık binanın her yerinde aynı seviyede tutulduğundan çalışma ortamında bulunan çalışan sayısı arttıkça sıcaklık seviyesinde artışa neden olacaktır. Aynı şekilde çalışan sayısı arttıkça hava kalitesinin kısa zaman içinde azalmasına CO2 derişiminin artmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla hava kalitesini arttırmak için var olan havalandırmaya ek olarak başka bir havalandırma sistemi kurulmalıdır.

İş Sağlığı Ve Güvenliği Çalışmalarında Eğitimin Önemi

İş sağlığı ve güvenliği (İSG) her geçen gün önem kazanan ve her çalışma ortamı için bir gereklilik haline gelmektedir. Teknolojik gelişmelere ve yasal düzenlemelere rağmen iş kazaları ve meslek hastalıkları sayısındaki artış oldukça düşündürücüdür. Ülkemizde iş kazalarının %98’inin çalışanlara bağlı sebeplerden kaynaklandığı araştırmalarla sabittir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 2011 yılı istatistiki verilerine göre ülkemizde toplam 69.227 iş kazasında 1.700 çalışan hayatını kaybetmiştir. Ayrıca 2.216 çalışan ise iş göremez olarak kayıt altına alınmıştır. Rakamlar değerlendirildiğinde, iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması konusunda proaktif tedbirlerden sonra öncelikli olarak eğitsel faaliyetler akla gelmektedir.

İş kazalarının temel sebepleri iki gruba ayrılır. Bunlar emniyetsiz davranış ve emniyetsiz ortamlardır. Emniyetsiz ortamlar; güvenlik tedbirleri sağlanmamış/alınmamış her türlü çalışma koşullarıdır. Emniyetsiz davranış ise çalışanların işin yürütümünce uygulamakla zorunlu olduğu kural ve talimatlara aykırı davranması, güvenlik tedbirlerini önemsememesi, koruyucu donanım kullanmaması, bakım ve kontrolü yetersiz veya iptal edilmiş olan ekipman kullanması vb. sayılabilir. Kazaların azaltılması çalışmalarında önem arzeden grup emniyetsiz davranışların en aza indirilmesidir.

Uluslararası Çalışma Örgütünün tariflendirdiği, kaza sıklık ve ağırlık oranlarının işyerlerinde azaltılmasında yasal olarak işverenlerce bir dizi tedbir alınmaktadır. Buna rağmen çalışanların işe olan dikkat ve özeni göstermemeleri sebebiyle kaynaklanan iş kazası sayısı yadsınamayacak orandadır. Önemli etken ise iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulamamasıdır. Oysa çalışanların sahiplendiği ve eğitim faaliyetleri ile genel uzmanlık ve yetenekleri dışında İSG farkındalığının yaratılması işveren ve iş gören açısından başarı sayılmaktadır. Nitekim eğitim faaliyetleri ile asıl beklenen çalışanlarda olumlu yönde davranış değişikliği yaratması ve özendiriciliği sağlamasıdır.

Güvenlik kültürü oluşturmak için insan odaklı-insan davranışları esas alınmalıdır. Güvenlik algısı yaratıldıktan sonra işyeri koşullarına uygun çalışma ortamı ve çalışma şekilleri geliştirilebilir. Aksi halde konuyu işverenin yasal yükümlülükleri nedeniyle değerlendirmek eksik ve yetersiz olur. Dolayısıyla işyerlerinde örgütsel iletişim ve eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır. İşyerlerinin her bir kademesinde yönetimin desteği ile yaygınlaştırılamayan güvenlik kültürü, başarısızlığın ilk basamağını oluşturmaktadır.

Çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin usul ve esaslarını düzenlemek amacıyla 15 Mayıs 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çalışanların İş Sağlığı Ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” te işverene çalışanlara eğitim verilmesi görevini vermiştir. İşverenin yükümlülükleri olarak ;

1. Çalışan fiilen çalışmaya başlamadan önce, çalışanın yapacağı iş ve işyerine özgü riskler ile korunma tedbirlerini içeren konularda öncelikli olarak eğitilmesini sağlar.

2. Çalışma yeri veya iş değişikliği, iş ekipmanının değişmesi, yeni teknoloji uygulanması gibi durumlar nedeniyle ortaya çıkacak risklerle ilgili eğitimler ayrıca verilir.

3. Değişen ve ortaya çıkan yeni riskler de dikkate alınarak aşağıda belirtilen düzenli aralıklarla tekrarlanır:

a) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa. (periyotlarla en az on altı saat)

b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki yılda en az bir defa. (periyotlarla en az on iki saat)

c) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde üç yılda en az bir defa. (periyotlarla en az sekiz saat)

4. İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir.

5. Herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.

Anılan yönetmeliğe göre eğitimin temel prensipleri olarak; 
1. Eğitimin verimli olması için, eğitime katılacakların ihtiyacı olan konuların seçilmesine özen gösterilir. Eğitim, çalışanların kolayca anlayabileceği şekilde teorik ve uygulamalı olarak düzenlenir. 
2. Eğitimler çalışanlara bireysel ya da gruplar halinde uygulanabilir. 
3. Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği konusunda sahip olması gereken bilgi, beceri, davranış ve tutumlarının ayrı ayrı ve ölçülebilir bir biçimde ortaya konması esastır. 
4. İşverenin kendi belirleyeceği bir yöntem ile bireysel seviye tespiti yapılarak çalışanların eğitim öncesi seviyesi ve almaları gereken eğitimler belirlenir. 
5. İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik davranış değişikliği sağlamayı ve eğitimlerde aktarılan bilgilerin öneminin çalışanlarca kavranmasını amaçlar. 
6. Verilen eğitimin sonunda ölçme ve değerlendirme yapılır. Değerlendirme sonuçlarına göre eğitimin etkin olup olmadığı belirlenerek ihtiyaç duyulması halinde, eğitim programında veya eğiticilerde değişiklik yapılır veya eğitim tekrarlanır. 
7. Çalışanlara işe başlamadan önce verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hariç olmak üzere, işverence gerekli ve yeterli sistemin kurulması halinde uzaktan eğitim şeklinde verilebilir.

İşverenin bahsi geçen yönetmeliğin 17 nci maddesinde belirtilen konularda çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verme yükümlülüğünü yerine getirmemesinin tespiti halinde her bir çalışan için (1.078,00 TL) idari para cezası öngörülmüştür. Ayrıca İş kazası/meslek hastalıkları soruşturmalarında, hukuki davalarda eğitim belgeleri delil teşkil ettiği gibi kusur oranlarını da etkilemektedir.

İş mahkemeleri sonucunda temyiz makamı olan Yargıtayın kararına göre; “İşverenler, işyerinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak içine gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün sadece önlem almakla yetinilebileceği anlamı taşımadığı, alınan önlemlere uyulup uyulmadığının kontrol, denetleme ve giderek önlemlere uyulmasını temin anlamında bulunduğu da kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, işveren geniş anlamda doğmuş ve doğabilecek tüm tehlikeleri önlemek zorundadır. Bu nedenle, işveren, işçilere yapmakta oldukları işlerde uymaları gerekli sağlık ve güvenlik tedbirlerini öğreterek çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliği bilinci oluşturmak ve uygun davranış kazandırmak üzere, çalışmakta oldukları işlerde doğabilecek riskler ve tehlikeler ile bunlardan korunma usulleri hakkında çalışanları bilgilendirmek ve bu konuda onları eğitmek, denetlemek, işçilerin karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluklar konusunda bilgilendirmek ve doğabilecek tüm tehlikelerden işçileri uygun bir şekilde haberdar etmek zorundadır.” (İK m.77-Yargıtay 10. H.D. E.1978/2077, K.1978/7689)

 

İşyerlerinde verilen İSG eğitimleri sayesinde, iş motivasyonunun gelişebileceği, her işletmeye özgü güvenlik kültürü oluşturulabileceği yanı sıra başta farkındalık olmak üzere iş kazası ve meslek hastalıklarının azaltılması konusunda fark edilebilir sonuçlar elde edilebilir. Çalışanların her anlamda katılımını sağlayan ve sürekli denetim mekanizmaları ile davranışsal güvenlik algısının artırılması ülkemiz ve çalışma hayatı için fayda sağlayacaktır. Sonuç olarak işyerlerinde güvenlik kültürünün oluşturulmasında, iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimlerinin birer eğitmen olarak katkıları iş sağlığı ve güvenliği eğitim faaliyetleri açısından oldukça önemlidir.

Dünya’da ve Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği

Dünya’da ve Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği

Gelişmekte olan ülkeler sermaye akışını arttırıp gelişmiş ülkeleri yakalamak için serbest bölge kurma, özelleştirmeye gitme gibi birçok stratejik hamle ile küreselleşen dünyaya ayak uydurmaya çalışmaktadırlar. Bu rekabet işverenler ve işçiler için bazı kısıtlara ve zorluklara neden olmaktadır. Türkiye’de yaşanan maden faciaları, tersane kazaları ve diğer iş yerlerinde olan kazalar ve bunların sık görülmeye başlanması dikkatleri gelişmiş ülkelere çekmektedir. İncelenen raporlarda da Türkiye’deki iş yerlerinde kaza sayısının, iş yerlerindeki ölümlerin ve yapılan ihmallerin, diğer ülkelere göre özellikle de Avrupa ülkelerine göre çok yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu durum ülkelerin gelişmişlikleri arasındaki farkla ilişkilendirilir. Gelişmiş ülkelerde ne yapıldığı ve bizim ülkemizde bu uygulamalardan hangisinin yapılmadığı ve neden yapılmadığı merak konusu olmuştur.

Ülkeler Arası Farklılıklar

Bu farkın oluşması öncelikle gelir farkından kaynaklanıyor. İş sağlığı ve güvenliğine bütçe ayrılmayışı sonucu birçok soruna sebep oluyor.  Bu konuda gerekli mevzuatın oluşturulmaması, yeterli sayıda işçi alınmaması, bu konuda bir bilinç yaratmak için herhangi bir masraf yapılmaması genel sebepler arasında. Ancak Avrupa ülkelerine baktığımız zaman bu bilincin oldukça oturduğunu görüyoruz. Bütçelerinin önemli bir kısmını güvenli donanım alımına, her bir çalışanı bilinçlendirmek için çeşitli eğitimler vermeye özen gösteriyorlar.

Gelişmiş ülkelerin en küçük kazaları bile raporlara geçirirken Türkiye’de bunun yapılmaması da bir diğer önemli noktadır. Elbette ki işçi güvenliği için sıkı denetim ve takip yapan, bu konudaki kurallarını sıkı takip eden firmalar ülkemizde var ancak geçmişteki iş kazalarına baktığımızda ve bu iş kazalarının olduğu firmalar ve sektörler incelendiğinde kaza raporlaması hakkında titiz olunmadığı görülmüştür.

Yine kar yapmak amaçlı küçük, güvencesiz ya da ucuza işçi çalıştırmanın oldukça çok olduğunu görüyoruz. Yine Türkiye’de de nüfusun yüksek olması, özellikle de genç nüfusun yüksek olması sonucu işe talep çok olduğu için, bazı işverenler seçeneklerinin çok olduğunu düşünüp elindeki işçiye güvensiz bir çalışma ortamı sunabiliyorlar. Bu durum da iş kazaları sayısının yüksek olmasına neden olmaktadır.

Sonuç olarak iş sağlığı ve güvenliği bilincini arttırmak, sosyal koruma haklarını geliştirebilmek ve benzer birçok uygulamayı iyileştirebilmek bizim elimizdedir. Gelişmiş ülkelerden iş sağlığı ve güvenliği konusundaki aksiyonlarının gelişmekte olan ülkelere geçtiğini ama hala tam anlamıyla eşit seviyede olmadıklarını görüyoruz.

Ülkemizde İş Sağlığı

Dünya sıralamasında ne yazık ki iş kazası konusunda Avrupa’da 1. ve dünyada ise 3. sırada yer almaktayız. Her yıl ortalama 250 işyeri yanmaktadır.

Durumu tersine çevirmek ve en iyi sıralara yükseltmek elbette olanaklıdır. Bunun için sistematik çalışmalar yapmak gerekmektedir.

İş kazaları ve meslek hastalıkları ile mücadele edebilmek için bilimin öngördüğü çalışmaları yapmak gerekir. En başta da istatistik çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır.

 

 

 

Neden İş Sağlığı ve Güvenliği?

İş sağlığı ve güvenliği, tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını en üst düzeye ulaştırmak, bu düzeyde sürdürmek, çalışanların çalışma şartları yüzünden sağlıklarının bozulmasını önlemek amacıyla yapılan çalışmaları ifade eder (ILO – WHO, 1950). Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; ”yalnız hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” olarak tanımlamaktadır.

 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin (1948) 3. Maddesinde “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır” denilmektedir. Bildirgenin 25. Maddesinde de “Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır” hükmü ile güvenliğin önemi vurgulanmaktadır.

 İş sağlığı ve iş güvenliğinin üç temel amacı bulunmaktadır:

1-     Çalışanların korunması – Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak, – Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak, – Çalışanların sağlık, güvenlik ve refahını sağlamak ve geliştirmek,

2-     İşletmenin korunması – Kaza veya istenmeyen olayları önceden tespit edip gerekli önlemleri alarak,oluşabilecek direk ve dolaylı zarar ve ödemeleri önlemek,

3-     Üretimin korunması – Üretimin devamlılığını sağlamak, – Verimi artırmaktır. Bir başka ifade ile insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını tehdit eden ve çoğu kez karşımıza kazalar ve meslek hastalıkları olarak çıkan tehlikelerden insanları korumak, zararlı unsurları ortadan kaldırmak veya en alt düzeye indirmek, tehditlerin zamanında tespit edilmesini sağlamak, önlenmesi mümkün olmayan durumların kötü sonuçlarının en aza indirilmesi için çaba göstermek, kısacası daha güvenli bir çalışma ortamı sağlamaktır. İş kazaları ile ilgili istatiksel çalışmalardan (TÜİK, 2012) elde edilen verilerle hazırlanmış olan Tablo 1 incelendiğinde

 

Ülkemizde her gün; 172 iş kazası olmakta,  4 işçi, iş kazası sonucu hayatını kaybetmekte,  6 kişi, iş kazası sonucu iş göremez hale gelmekte,  Her yıl Gayri Safi Milli Hasılanın % 5’i kaybolmaktadır .